26 Nisan 2012 Perşembe

23 NİSAN


Malum 23 Nisan çocuk bayramı olduğundan ve bendenizin de de o çozuklardan 2 adet bulunduğundan o günü bizim meleklerle geçirebilmek için izin aldım. Cumartesi günümüzü "evim güzel evim" modunda, pazar günümüzü de Eminönü-Karaköy- Kadıköy üçlüsünü tavaf etme şeklinde geçirdikten sonra (Kendime not; acilen fotoğraf makinesi alınacak !) 23 Nisan sabahı stadta yapılacak gösterilerde görev alan paşanın son hazırlıklarını da tamamlayıp erkenden yattık. Sabah makul saatte uyanmamıza rağmen tatil modunun dibine vurmuş meleklerin uyanmamakta diretmesi sebebiyle neredeyse geç kalıyorduk. Hızlandırılmış bir kahvaltıdan sonra paşayı ekipteki diğer arkadaşları ile buluşup stada birlikte gelebilmesi için okuluna gönderdik ve biz küçük hanımla hazırlandık. Annanemizi de alıp stada gittik. Sanki diğer senelere göre daha özensiz, daha heyecansız bir 23 Nisan kutlaması oldu gibi geldi bana :/


Yaklaşık 1,5 saat süren gösteri bitiminde yorgun paşayı da alıp kendimizi EKS'ye attık :) Çünkü sevgili Tijen'in daveti üzerine bizim melekler tezgah başına geçecekti ama yola çıkana kadar bu sürprizden haberleri yoktu :)



Bizimkilerin mutfağa olan düşkünlüklerinin sonuçlarını, paşanın evde kendi kendine yaptığı kurabiye denemelerinin bıraktığı izleri sergileme zamanıydı ama bir de küçükhanımın utangaçlığı olmasa. Kısa bir gecikme ile EKS'ye ulaştığımızda herkes ön hazırlıklarını tamamlamıştı. Hemen önlüklerimizi ve şapkalarımızı takıp tezgah başına geçtik.




İlk önce miss gibi, sağlıklı mı sağlıklı bir SOMON BURGER yapılacak. Malzemelerimiz geldi, somonlarımız çekildi ve onlar da geldi sırada malzemeleri karıştırma ve yoğurma işi var. Küçük hanım önce bir heves atladı, eldivenler takıldı ve başladı harcı mıncıklamaya ama yolunda gitmeyen birşeyler var... Eldiven büyük eller de minicik olunca küçük hanım pek bir rahatsız oldu :)) Eldivenleri çıkarttırdı ama bu sefer de eldivensiz harca bulaşmaya çekindi ve işi abiye devretti :)



Köfteler hazırlandı, sevimli şefimiz Özden Yılmaz tarafından pişirildi ve bol turşu - domates ikilisi ile sağlıklı hamburgerler hazırlanıp bir kenara alındı.


İkinci olarak Narenciye Soslu Akdeniz Yeşillikleri salatası hazırlandı. Paşa malzemeleri tek tek üst üste koymayı tercih etti küçük hanım harmanlamayı :) En son sosunu da ekledikten sonra salata da masada yerini aldı. Acıkan meleklerle biz masamıza kurulmuşken miss gibi kokan muzlu pudinglerimiz de hazırlanmıştı.

Yine sıcacık, keyifli ve çok güzel bir gün geçirdik EKS'de. Vesile olan Sevgili Tijen'e, İGLO'ya, kuzularımın birbirinden güzel karelerini yakalayan canım Aylin'e, EKS ekibine bir kez daha kocaman Teşekkürler...


Bizim Minik Aşçıların haberi HÜRRİYET AİLEDE :))
Ve Bugün TV ana haberde :))

19 Nisan 2012 Perşembe

3 FOTOĞRAF




Hani bir önceki yazıda büyükmekten vs bahsettik ya, bu yazı da devamı gibi olsun, 3 fotoğrafta duygusallığın dibine vurayım istedim :)







Ve paşam...






17 ŞUBAT 2012

Bu tarih küçük meleğimin doğum tarihi :)


Dolu dolu 6 yaş olduk bile. Her dakika zaman'a "dur, geçme, büyütme meleklerimi, ben daha onların bebek-çocuk hallerine doyamadım" diyorum ama tabiiki onun beni pek de salladığı yok :) Gözümün önünde, salına salına birer küçük hanım / küçük bey oluveriyorlar hızla.

Oğlum 38numara ayakkabı giyiyor mesela (ben 38 giyiyorum)
Kızım tüm alışveriş boyunca sadece etek ve elbise deniyor :)
Oğlum kıyafet seçimlerinde sadece fikir alıyor

Kızım kendi ismini bakmadan yazabiliyor
Oğlum evimizin anahtarını, cep telefonunu ve cüzdanını almadan evden çıkmıyor
Kızım kendisine de anahtar yaptırmamızı, oyuncak telefonunda ara sıra onu da aramamızı istiyor Oğlum müzik zevkini tamamen kendisi şekillendiriyor
Kızım oyuncak laptopunda bulunan matematik işlemlerini dahi rahatlıkla yapabiliyor
Oğlum elinde liste ve kredi kartım ile eksiksiz alışveriş yapabiliyor
Kızım 3. duasını ezberledi :)
Oğlum mümkün olduğunda akşam ve yatsı namazlarında bana katılıyor
Kızım asla geri kalmıyor :) (Bin şükür)


Bu maddeler böyle uzar gider aslında, belki ara ara güncellerim ama bu yazının konusu başka idi...




Küçük hanım ve en yakın arkadaşu Duru :)


Doğumgününün yaklaştığını fark eden küçükhanım doğumgününü okulda kutlamak istediğini, hello kity'li pasta istediğini, hediyesini mutlaka sürpriz olarak istediğini (ben kendisinin seçmesini tercih ederdim her zaman da), okul sonrası da mutlaka pizza ve dolma istediğini bir bir sıraladı :)

Okulda kutlama konusu kolay, öğretmenimize bir telefonla durum bildirildi, anne gün içinde işinden izin aldı, öğle yemeğinden hemen sonra pasta kesme ve mini bir kutlama için okulda hazır bulundu :)



Pasta kısmı ondan da kolay, güzel ve maharetli Papatya Hanım'a telefon edildi, pastanın Hello Kity'li istendiğini ve mutlaka çilekli olması gerektiği söylendi ve işte sonuç....




Hediye konusu bu aşamanın en zevkli kısmıydı, Küçük hanım'a okulda aldığım yeni ayakkabıların hediyesi olduğunu söylediğimde resmen yüzü düştü, o elbiseyi alırken yanımda olduğunu o nedenle bunun sürpriz bir hediye olamayacağını söyledi :) Yüzünün asılmasına dayanamadım, sürpriz hediyesinin evde olduğunu söyledim :) Ve gördüğünde resmen çığlık attı :))


Akşam yemeği için annaneden sarma rica edildi, eve giderken de pizzalar alındı (biliyorum, alakasız ama küçükhanım'ın en sevdiği iki yemektir kendileri de :) )



Ve böylece bu senede bu özel günü hafızalarımıza not ettik.



Unutmadan not alınması gereken bir minik ayrıntı daha; pastamızla birlikte servis malzemelerini de yanımda götürdüm. Evimde geçen sene piknik sezonundan kalan metal görünümlü plastik çatallarım ve ekolojik kağıt tabaklarım vardı. Hem servis yapan ablamız hem de öğretmenimiz çatalların evde kendi kullandığım çatallar olduğunu düşündükleri için bana "burada çatalımız vardı keşke plastik alsaydınız ya da buradakileri kullansaydık" dediler :) Çatalları ellerine aldıklarında yüz ifadeleri görülmeye değerdi :))


Konuşmamızı duyan Küçük hanım ve arkadaşları da çatallarını inceliyor :)

Ben nereden aldığımı hatırlamıyorum ama siz plastik çatal-kaşık-bıçak ve hatta kadeh gibi birbirinden güzel ve şık ürünü BURADAN bulabilirsiniz. Ben de daha birkaç gün önce sevgili Yasemin'in blogunda gördüm.

18 Nisan 2012 Çarşamba

KÜÇÜK HANIM OKULDA

Başlık bir serinin habercisi gibi değil mi? :)
Neden olmasın... Malum bizim küçükhanım'ın okul maceraları başladı.

Benim çocuklarım pek ev ile okulu birbirine karıştıran, evi okulda, okulu evde anlatan çocuklar olmadığı için akşam olduğunda 2-3 cümle zor anlattırıyorum ama yine de hatıralarımızda mutlak yer almalı :)



Fotoğraf küçük hanım'ın kayıt zamanından. Nasıl da gergin gülümsemiş kuzum :)


Haftada bir gün (salı) öğle yemeği sonrası listedeki öğrencinin velisi tarafından hazırlanan ikram günü olarak belirlenmiş. Çarşamba oyuncak getirme, perşembe öğretmen tarafından belirlenen sürpriz ve cuma günü ise Free Friday yani serbest kıyafet günü. Her ne kadar diğer günler forma değil eşofman giyiyor olsalar dahi bu süslü cadılar cuma günü etek-elbise giymek için resmen can atıyorlar :)


Neyse efendim bu salı (dün) bizim günümüzdü, bir hafta öncesinden küçükhanımla başladık düşünmeye. O herkesin isimlerinin baş harfleri olacak şekilde kurabiye yapmamı istedi. Ben henüz elimde harf kalıp olmadığı için elmalı kurabiyede (şekil vermeyi de öğrendim ya artık sık sık yaparım :) ) ısrar ediyordum derken uzun bir süre çatıştık biz böyle. En sonunda istediği harf kurabiyeleri sene sonu gösterisinde yapacağıma söz vererek şimdilik kurtuldum :) O zamana kadar da şurada gördüğüm kalıplara kavuşurum diye umut ediyorum.


Viyanada öğrenci olan dayımız paskalya tatilini fırsat bilerek Umre'ye gitti, dönüşte de uçağı İstanbulda aktarma yaptığı için tatilinin kalan 5 gününü geçirmek üzere direk viyanaya uçmadı. Onun Umre'den gelişi sebebiyle bu hafta anne-babamın evi her gün ve gece ayrı gruplar olmak üzere gelen misafirlerle doldu şükür olsun. Doğal olarak her akşam iş çıkışı yatma zamanımıza kadar ben de annemlerdeydim bu sebeple. Pazartesi akşamı gelen misafirlerimiz sebebiyle kendi evime geçmem 00:30'u buldu. Hemen küçük hanımı ve küçük bey'i yatırıp mutfağa girdim. 01:15 de 2 tepsi kurabiyem hazırdı ama ben de bitmiştim. Ertesi gün bir heves kurabiyelerini okula götüren küçük hanımla okul dönüşü telefonda konuşurken sesi hiç de beklediğim gibi gelmedi. Öğle yemeğinde verilen makarnayı herkes çok sevmiş ve fazla fazla yemiş, çok doydukları için de kurabiyelere pek sıcak bakan olmamış, küçük hanım da bu duruma fena halde bozulmuş :)) "O kadar makarnanın üstüne kimse kurabiye yemedi, ben yarın herkesin kulağına tek tek kurabiyeleri hatırlatacağım işte" diye söylenip duruyordu telefonda :)

Güleyim mi üzüleyim mi bilemedim :) Ama işin kötü tarafı kendisi bile yiyememiş :)
Sonunda bugün kurabiyeleri herkese yedirebilirse eminim çok mutlu olacak benim kuzum ama bu gün de yediremezse ya da kurabiyeler bugün okulda değilse akşama ben yandım :)

13 Nisan 2012 Cuma

EKS'DEYDİK

Geçmiş tarihli yazılar yazmayı sevmiyorum zira hafızam bunun için hiç de müsait değil ancak bu bloğun var oluş amacı meleklerime anılarını bırakmak ise yazmadan geçemeyeceğim zamanlardan biri de EKS Mutfak akademisinde düzenlenen Maggi Blogger Etkinliğidir.


Birbirinden değerli yemek bloggerları ile onların takipçileri arasından bir kişinin seçilmesi ve birlikte yemek yapmalarını sağlamak şeklinde düşünülmüş bu harika etkinlik için benim partnerim çoook ama çok sevdiğim, yüzü kadar yüreği de güzel arkadaşım Ayşenimdi :)


Hava yağmurlu ve soğuk olsa da kuzularımla birlikte 10 dk gecikme ile EKS'deydik. Bol kahkaha, sohbet ve eğlence arasında süper ötesi bir menü çıkarttık. Ve hala aklıma geldikçe menünün sanki tamamen benim zevklerime göre hazırlanmış olmasına şaşırırım :) Salata hariç diyebilirdim eski ben olsaydım ama hazırladığımız ve "ı ıh ben bunu hayatta yiyemem, tatlı, ekşi, baharat ne ararsan var" dediğim salatayı en çok tüketen olunca derhal o olumsuz cümleyi de yuttum :))




Menüde;

- Kış çorbası (Ki bayılırım...)
- Tavuklu ve Sebzeli Noodle (Olmazsa olmazımdır...)

- Ekşi Elmalı, Kuru Üzümlü, Körili Salata (Şaka gibi değil mi? Ama müthişti...)

- Hot Chocolate Sufle (Meyve parçalı dondurma ile mükemmel ötesiydi...)


Tariflerin hepsini Ayşenim yukarıda verdiğim linkte tek tek yazmış olduğu için ben tekrar yazmıyorum ama salatayı mutlaka denemenizi tavsiye ederim.


Bu güzel gün için bir kez daha önce güzel arkadaşıma, nazik daveti için Yasemin Hn'a, Maggi'ye ve sıcacık ortamı ile en beğendiğim okul olan EKS Mutfak Akademisi'nin Başta Eyüp Şef olmak üzere tüm güleryüzlü ekibine bir kez daha bin teşekkür...

12 Nisan 2012 Perşembe

ŞU TAKİP OLAYI

Yazılarını zevkle okuduğum bir çok blogger arkadaşım var. Zaman zaman takipçilerinden bazen iyi bazen de şikayet baabında bahsederler, okurum ancak kendi takipçilerime bakmak hiç aklıma gelmemişti :)

E hazır dönüş yapmışken ve yeni yazılarımızla tekrar onlarla iletişime geçmeye başlamışken TEŞEKKÜRÜN EN BÜYÜĞÜNÜ onlara etmem gerek değil mi?

Yazmadığım onca zamanda dahi hala takipçi listemde olduğunuz için isimlerini tek tek yazamayacağım siz 188 birbirinden değerli ademoğluna SONSUZ TEŞEKKÜRLER :)




Bu da sizin için :)



Bu arada hazır konusu gelmişken, şu çok fazla takipçim var saçmalığı birilerinin de takibinde :) Önce buradan sonra da buradan okumanız şiddetle tavsiyedir...

İLK TOPLU MİSAFİR OLAYIMIZ

Tekrar ısınmak için paylaşmak gerek değil mi?

O zaman şuradan başlayalım; yaklaşık olarak 15 ay kadar önce taşındığım evimde daha hiç kuran okutamadım diye sızlanmalarım üzerine annemin "benim bir arkadaşım var, evi müsait olmadığı için çok istediği halde gün'e katılamıyor, onda toplanma zamanı geldiğinde sen davet edersin böylece hem onun gönlü olur hem de senin evinde kuran okunur" sözlerine resmen atladım :)

1 hafta öncesinde haber geldi ve ben pazar günü için önce kafamda menü sonra da iş çıkışlarında ufak ufak temizlik vs işlerini hallettikten sonra pazar günü yaklaşık olarak 14-15 ablayı (Malum hepsi annemin arkadaşı :) ) evimde misafir ettim.




Ben niyetimin yerine gelmesinden mutlu, annem arkadaşına yardım etmiş olmaktan mutlu, gün sahibi abla güne girmesine sebep olmamdan mutlu derken fazlasıyla sevgi yumağı bir günü alnımızın akıyla tamamladık şükür :)



En kısa zamanda kendi yaşıtım bir tayfa ile de benzeri bir gün organize etmek çabasındayım, İNŞALLAH..






Masada görmüş olduğunuz peçete bilezikleri bu kuzunun imalatıdır :) Yine içlerine tavuklu mayonez salatası koyup havuç ve maydanoz ile süslediğim Milföy kaşıkları da onun sitesinde görüp listeme almıştım. İyiki de yapmışım tüm günün konusu oldular :)




Masamızda daha başka;

- Patatesli - peynirli Gül Böreği,

- Kıymalı poğaça

- Nohut Salata,
- Yoğurt soslu 3 renk patates pastası,

- Damla çikolata ve portakal şekerlemeli kek,

- Elmalı cevizli kurabiye vardı.




Elmalı cevizli kurabiyeyi daha önce poğaça gibi ya da sigara böreği şeklinde yapardım ama buradaki halini bulduktan sonra artık başka türlü yapma gereği duymadım. Görsel olarak gayet hoş çünkü.

9 Nisan 2012 Pazartesi

DÖNSEKMİ Kİ?

Uzun, çok uzun zaman oldu yazmayalı biliyorum.

Ara ara eski yazılarımıza gelen yorumlar, dostlardan gelen yazmaya devam etmelisin uyarıları "acaba mı?" diye düşündürse de yoğun ve yorucu zamanlar geçirirken içine düştüğüm isteksizlik halinden kurtulma çabaları ancak vücut buldu bünyede. (Cümleye gel :) )
Bugün ne oldu da bu kelimeleri sıraladım peş peşe o zaman değil mi?

Yazmıyor olsam da okumaya asla ara vermedim zevkle ve seçerek olurşturduğum READER listemdeki blog yazarlarını. Ve bunun yanında bu işi keyifle yaptığını her postunda çok rahat anlayabileceğin, emek veren insanları.

Bu sabah tamamen tesadüfen onlardan biri ile tanıştım. (O kadar dalmışım ki yazılarına blogunu nereden bulduğumu bile hatırlamıyorum inanın :/ )

Okudukça sıcak gelen, her bir hatıratında kendimden birşeyler bulduğum, hafızasına tekrar tekrar hayran olduğum, samimiyetine bayıldığım, bu kadar ısınmamda mutlak var bir hikmet derken SAMSUNLU olduğunu öğrendiğim :) (55 candır) ve bu yazdıklarımdan tamamen bi haber olan şu güzel blogcu'yu takip etmek için hesabımı aktive ettikten sonra Kumanda Panelinde yorumlanmayı bekleyen yorumlar, taslakta yayınlanmayı bekleyen yazılar görünce daha fazla dayanamadım :)

Sanırım ufaktan ufaktan ısınmaya başlasak iyi olacak sevgili blogumuz ile.

Ve "fotoğrafsız post sevmiyorum ben" sözümün arkasında durmam gerek değil mi?