24 Haziran 2010 Perşembe

YAĞMUR SONRASI

İşim yaklaşık 9 saat masa başı oturmayı gerektirince haliyle tipik türk kadını yerlerimden kilo almaya başladığımı hissettim :D
E hazır yaz, hafif yemekler modundayım bir de şuna spor ekleyelim de önümüzdeki düğün sezonunu keyifli geçireyim bari dedim :)

Niyetlendiğim ilk gün yağmurun bana yaptığı sürprize aldanmayıp fırtına diner dinmez attım kendimi sahile :D İlk günün hevesiyle oğluşum da bana eşlik etti ama ı-ıh, bu nacizane kafa dinleme, stres atma, fiziken yorulma ok. ama beyinen yorgunluklardan arınma saati olarak kendime çaldığım 1 saati oğluşla hakettiği gibi ihya edemediğim için ertesi gün onu direk sattım :)

Fotoğraflar ilk günden :)










Paşa'm bu minik dut ağaçlarına hasta :) Gördüğü zaman dayanamıyor :P










15 Haziran 2010 Salı

KÜÇÜK CADI

Oğluşum gözümün önünde kocaman bir delikanlı oldu ve ben gururla seyreyledim tamam ama ,

kızıma neler oluyor yahu?


Dursana be zaman, sana kim acele et dedi ki :/


































BAYAT POST

Yuh diyorum artık kendime, 23 Nisan'a ait post'u 15 Haziranda giren başka bir bloggar daha varmıdır acep? :)

He yazma çok mu önemli de diyebilirsin. Evet insanlık için önemsiz olabilir ama benim için büyük bir gündü o nedenle buraya not düşmem şart :P

Çalışmamanın nimetlerinde faydalandığım zamanlara denk gelen 22 nisan günü kardeşim "abla hadi kuzen'e gidelim" dedi. Bahsettiği Gebze'de oturan, eşi yurtdışı taşımacılığı yapan teyze kızı.
Bana da zaten gezme olsun, bu akşam kalır yarın da döneriz diye düşünerek akşam üstü kuzenin evine attı kendimizi.

Aslında kız kardeşime OK derken aklımda başka hinlik vardı :D Muko'mun Gebze KO-MEK'de hocalık yaptığını ve o gün sergisi olduğunu biliyordum. Gitmekteki en büyük amacım ona sürpriz yapmaktı. Gece çocukları uyutup 3,5-4'e kadar sohbet ettik, kimi güldük kimi hüzünlendik. Biz daha kafalarımızı yastığa yeni koymuşuz gibi derin uykudayken evin içinde bir telaş başladı. Saat 6:00 da uyanıp gösteri için hazırlanan ilköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencisi iki cadı bizi saat 6:30 da ayağa dikti :)

Staddaki birbirinden güzel gösterileri izledikten sonra Muko'mun sergisinin yapıldığı yer olduğunu bilmeden serginin yapıldığı mekan'ın yanından elimizi kolumuzu sallayarak eve ulaştık. Bir gün önceden Muko'mu arayıp serginin nerede olduğunu bana tarif etmesini, gebzede oturan kuzenlerimin sergisini görmek istediğini söyledim. O sırada durakta olup benim söylediklerimi çok net anlayamayan muko'm üzgün bir şekilde "kuşuuum ben yarın sergide değilim, izinliyim ama dur sana yerin ismini söyleyeyim" deyince bütün planım güme gitti. Ertesi gün tekrar arayıp "Başlatma yerinden tarifinden be, sen olmazsan ne yapayım ben sergiyi :P, kuzen falan hikaye ben geldim gebzedeyim" dedim Şaşkına dönen muko'm beni önce bir güzel kalayladı sonra da "kaybolma bir yere" dedi :)
Sürpriz elimde patladı ya bu durumda bana da oturup muko'mu beklemek düştü :P

Dışarıda oynayan Ömer Talha'mı da yanına alan güzel arkadaşım hiç üşenmeden 45 dk. lık yolu çekip yeniden sergisinin olduğu yere geldi.
Allahıma bin şükür blogum vazsıtası ile tanıdığım diğer dünya tatlısı insanlar gibi ilk görüşde sıkı sıkı sarılıp, lütfen bir daha görüşelim diye ayrıldığım özel insanlardan birisi ile daha tanışmış oldum böylece. Kuzenin evine gidip yola çıkma hazırlığımız arasına sıkıştırdığımız 1 kahve içimlik kısacık ama sıcacık sohbetin ardından kuzumu evine yolcu edip biz de evimizin yolunu tuttuk.


Vedalaşma esnasında son anda aklıma gelip fotoğraf makinemi kardeşimin eline tutuşturmasam o güne ait bir hatıramız olmayacaktı be Muko'm :)
Canım benim iki arada bir derede eli kolu dolu gelmiş, bana AVON'dan çok güzel ciciler, kızıma iğne oyası harika bir taç (en kısa zamanda fotoğrafını ekleyeceğim) getirmişti ki hala her kullandığımda gülümseyerek kulaklarını çınlatıyorum :)

8 Haziran 2010 Salı

KREP

Bu fotoğrafları ekleyip taslakta bırakmışım, amacım neydi ki acaba :))
Hımm buldum sanırım Ayşem'e Verda ablanın yolunda ilerlediğimizi göstermekti :) Çünkü Kaldera cadısı hafta sonları eve geldiğinde kahvaltıya mutlaka bu ayıcıklı kreplerden istiyor.

Sağolsun benim çocuklarımın ekmekle araları pek olmadığından benim için de büyük kurtarıcı olan bu krepler büyük ölçüde vazgeçilmezimiz :)

Tarifi malum;

1 yumurta, 1 tatlı kaşığı kabartma tozu, 2 yemek kaşığı sıvı yağ, 2 sb. süt, 2 sb. su aldığı kadar un ile birlikte çırpılır ve dibine bir damla sıvı yağ damlatıp kızdırdığımız tadava bir güzel pişirilir. Süslemesi ise çocukların tercihine kalmış :) Biz zeytin ezmesi, nutella, labne peynir, salatalık, domates, kaşar ve fındık ezmesi kullandık :)

4 Haziran 2010 Cuma

SUÇLUYORUZ



Suçluyoruz!
Gazze'ye insani yardım götüren gemilere saldırdınız.
Tam teçhizatlı askerlerinizi üstümüze saldınız.
33 ülkeden gelen şefkate, merhamete, dostluğa, yardımlaşmaya savaş açtınız.
Korumasız ve sivil insanları başlarından vurdunuz.
360 arkadaşımızı tutukladınız.
Dünyaya yaşama azmi, yaşama sevinci ve umut veren kardeşlerimize hücum ettiniz.
Vahşetinizi savundunuz.
İnsanlığın "Dur" ikazına uymadınız.
İsrail hükümeti olarak, insanlığa karşı suç işlediniz.
Suçlusunuz.
Sizi dünya kamuoyu önünde suçluyoruz!
Bu korkunç hatadan, ahmaklığa varan saldırganlıktan derhal dönmezseniz...
İnsanlığın evrensel değerlerine kurşun sıkmaya devam ederseniz...
Uygar dünyayı tümüyle karşınıza almış olacaksınız.
Ve biz...
Medeniyet, dostluk, insanlık ve barış adına...
Sizinle ilelebet mücadele edeceğiz.






Bu düşünceyi paylaşan bütün MÜSLÜMAN din kardeşlerimi İMZAYA davet ediyorum...

2 Haziran 2010 Çarşamba

KURABİYEM BENİM

Şu an ev miss gibi çilek kokuyor :)

Hasta olmak üzereydim, keyifsizdim, vs. tüm gün ama, evime gelmek, meleklerim için mutfağa girmek, sonucundan hemen hemen emin olduğum bir tarifi ortaya çıkartmak her zaman olduğu gibi iyi geldi.

Teşekkür ederim maharetli kuzum, senin verdiğin tarifleri ne zaman denesem yüzüm gülüyor.

ALLAHIM DA SENİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRSÜN İNŞALLAH.



1 Haziran 2010 Salı

PACMAN'IM GELDİ

Uzuuun zaman önce kankam'ın tükkanından aldığım PACMAN TİŞİÖRT'üm "ha bir gün buluşuruz", "dur şuradan şuraya kargoya ne gerek var" bıdı bıdıları ile erteleye erteleye ancak elime ulaştı. Hep takılıyordum Edi'ye " kız güveler yemeden alsam ya ben tişörtümü" diye o da sonunda "al lan tişörtün kadar konuş" dedi (:P) ve dün kargo ile gönderdi.

Yanında EDİ'nin İMZASI OLMUŞ MİNİK HARİBOLAR (bize özel 2 tane :P malum biri kızıma biri oğluma) ve çok şık bir kolye ile :))

TEŞEKKÜR EDERİM KANKA, ÖPTÜM SENİ EN KOMACANINDAN :p



Hayatta yapamam, beceremem dediğim şeylerin başında fotoğraf çektirmek üstüne üstlük bir de bunları yayınlamak vardı. Ne kadar kötü olduklarını bilsem de son zamanlarda hemen her postta kendi fotoğrafımı yayınlamamın tek sebebi ise bu yargımı kırmaya çalışmamdandır. Sizleri bu görsel işkenceye maruz bıraktığım için üzgünüm ama o kadar çok arkadaşım fotoğraflarımın doğal olmadığından, kendimi çok kastığımdan, vs şikayet eder oldu, ve çocuklarımla çekindiğim fotoğraflarda da bu çirkin görüntü gözüme batmaya başladı ki artık daha doğal pozlar vermeye çalışıyorum ŞİMDİLİK SADECE ÇALIŞIYORUM :)

Ama bu üstteki fotoğrafları yayınlamamın asıl sebebi üzerimdeki elbisedir.
Kendisi de hayatta yapmam dediklerimden biridir zira :)
Ofis ortamında free friday günleri dışında bu kadar renkli (!), çizgileri bu kadar parlaklık barındıran bir elbise asla giymezdim. Ancak bu elbiseyi annem dün bir Kız Kuran Kursu yararına düzenlenen kermesten kız kardeşim için almış. Ona bol gelince benden denememi istedi. Evin içindeyiz ne olacak dedim ve denedim. Annem çok yakıştığını, bugün mutlaka giymemi rica edince önce hayır dedim ama "siz zaten aldığım hiçbirşeyi beğenmiyorsunuz, vs" diye üzülünce el mahkum kabul ettim. Ama evden çıkmadan kaç kere aynanın karşısına geçtim, kaç kere çıkartmaya yeltendim onu bir de bana sorun :) Ama kendisi yaklaşık 7,5 saattir üzerimde ve ben hala mir mağazaya girip kendisinden kurtulmuş değilim :P
Bu aralar ne çok kendimle çelişiyorum !! 3olu yaşlar gelirken yanında sendrom getirirmiydi yahu? Neyse :)

Bu fotoğraf da meleklerimle hafta sonu gezmemizden elimde kalan tek kare :/ Hani dedim ya doğal fotoğraflar ortaya çıkartmaya çalışıyorum diye. Bu hafta sonu açık hava, meleklerim, miss gibi deniz kokusu eşliğinde istediğim kareleri en güzel yakalayabildiğim yegane fotoğrafları da bir dalgınlık anı esnasında hafıza kartımdan pc'ye aktarmadan silmişim :( neyse bu konu için yeterince üzüldüm şimdi yenilemek istemiyorum. Ama fotoğrafta üzerimde gördüğünüz omuz detaylı tişört ve sıcak havalarda kurtarıcım olan şurada da bahsettiğim bu şapşahane şalvar için canım arkadaşım Lilibebek'in güzel annesi SUZY'e de teşekkür etmem şart :)