11 Mart 2009 Çarşamba

GÜNLÜK HALİ 28/10/08




Cadı bu sabah çok üzdü beni. Her sabah 06:30 da uyanır paşamı 06:45de uyandırır 07:00 da evden çıkar 07:05 de servise binerim. Bu sabah telefonun alarmını kapatıp geri uyumuşum. 07:10 da gözümü açtım. Hemen paşamı uyandırıp giyinmesine yardım ettim, dün akşamdan yaptığım tarçınlı kekden paketlerken fazla ses yaptık sanıyorum ki cadı uyandı. Zaten anne, baba, abi herkez gidiyor durumundan fazlasıyla rahatsız olduğu ve beni de ev içi kıyafetlerimden arınmış görünce ” anne nereye gidiyorsun” diye sordu. Belki uyur umuduyla hiç bir yere kızım su içtim hadi birlikte yatalım dediysem de inanmadı Normalde ben evden çıkarım bakıcımız hemen peşimden eve girer ve kuzuyu alır. Bizi görmediği için de itiraz etmeden gider ama bu sabah abi, baba, anne herkez evde olduğu için gitmek istemedi, ağlamaya başladı. Hazırlayıp kendim götürmek durumunda kaldım. Ağlama sırasında pasta istedi, meyve suyu istedi Hep birlikte arabaya bindik, ilk pastaneden 2 küçük ekler ve meyve suyu alındı ve bakıcının evine gidildi. Bu aşamadan sonra bırakmak zor oldu açıkcası ağladı, kalmak istemediğini söyledi, ikna etmek için aklıma gelen herşeyi söyledim olmadı ama ben bırakıp çıktıktan 2 dk. sonra alt kat komşusu olan arkadaşı kübra ve pastasına kanıp bizi unutmuş Şirkete gelir gelmez aradım sesi okadar neşeliydi ki sabah yaşadığımız sıkıntının gerçek olup olmadığını düşünmek zorunda kaldım. Paşa da bugün 3 ders yaptığı için saat 10:00′dan itibaren kardeşinin yanında. Anne tüm gün çalışıyor yarın acısını çıkarırız inşallah.

Bilgisayarımın masaüstünü düzenlerken RESİMLER klasörünün içinde buldum kendimi. Kuzu pasta kremasını karıştırmaya bayılır. Karıştırma işlemi bitip anne malzemeyi önünden aldıktan sonra ise elinde kalan çırpma telini yalamaya başlar. Bu yaz fazla tatil yapamadığımız için bir hafta sonu yakın bir arkadaşımın yaz aylarında İstanbul’un gürültüsünden, karmaşasından kaçmak için yaptırmaya başladığı ufacık yazlık bir mekana gitmiştik. Tabii hamarat anne ve kızı orada da boş durmadı İşte ispatı;






Anne sebzeci olduğu için evimizde haftanın en az 4 günü sebze yemeği pişer. semizotu’nun yemeği de salatası da soframızda sıklıkla görülebilir. Kaldera semizotu yemeğini severek yiyebilen bir çocuk şükürler olsun. Volkan daha çok salatasını seviyor.




Blogcu’da yazdığımız dönemlerde paşa’nın kolunu kırdığını paylaşmıştım. O kadar çok korkmuş o kadar çok üzülmüştü ki ertesi gün evde durmak istemedi. O halde çarpışan otolara da binemeyeceğine göre )

Of yaaa blogspot’tan yazan arkadaşlarıma hala ulaşamıyorum. Çok sinir çok. Sorun çözülmüş işte saçma prosedürleri uzatmanın anlamı ne ola ki? Saçmalık…

1 yorum:

Ayşe dedi ki...

yerim ben o bicirigin gunluk hallerini ;)) iyi bari hemen gulmelere baslamis...cocuklar bulunduklari ortama hemencene uyum saglayabiliyorlar ya, bayiliyorum valla...