5 Mart 2009 Perşembe

BAMSI BEYREK MASALI 17/4/08



Kitap’ın sonlarına geldim arkadaşlar bu arada kitabın 2. de olduğunu öğrendim ve en kısa zamanda temin etmeyi düşünüyorum. 18. Bölümde kadın-erkek eşitliği konusunda yazarın paylaştığı hoş bir hikayeyi ve akabinde de yine Hoca’nın konu üzerine birkaç sözünü paylaşmak istiyorum.

Bu arada bu kitaba neden taktığımı, yazılarımın evde olduğum dönem ile çalışmaya başladığım dönem arasında çok farklı olduğunu soran arkadaşlarım; BOŞ BEŞİK DEĞİLİM ARTIK EVDE KENDİMİ BÖYLE HİSSEDİYORDUM. ŞİMDİ İSE O BEŞİKTE YENİ DOĞMUŞ BEBEĞİM VE ÇOOK ŞEY ÖĞRENİYORUM AYRICA DA MUTLUYUM :)

Dede Korkut masallarından Bamsı Beyrek özetle şöyle; Bamsı beyrek ile Banıçiçek beşik kertmesidir, ancak birbirlerini hiç görmemişlerdir. Ayrı Ayrı avlanırlarken yolları kesişir, aralarında anlaşmazlık çıkar. Düelloya tutuşurlar.

Bamsı beyrek’in kırk yiğidi, Banıçiçek’in kırk ince belli kızı da düelloyu seyretmektedir. Bamsı Beyrek çok uğraşır ama düelloyu kazanamaz; ne yapsa banıçiçek cevabını vermektedir. Güçleri eşittir. Bamsı Beyrek kırk yiğidinin kendisini ayıplamasından korktuğu için banıçiçek’in emciğini (göğsünü) sıkar. Bu durumda rahatsız olan banıçiçek bir an duralayınca, Bamsıı Beyrek onu tuş eder.

Bamsı beyrek düelloyu kazanmıştır ama nasıl? Banıçiçek’i (kadını) kadınlığıyla vurarak kazanmıştır. Başlangıçta güçleri denktir ama Beyrek rakibinin küçük bir farklılığından, cinsel özelliğinden (bu anlık ruh hali yada başka bir şey de olabilirdi ama burada konu kadınlık ve erkeklik) faydalanarak onu yendi. Bu durumda Banıçiçek de Bamsı beyrek’in cinsel farklılığını kullanabilir onun erkeklik organına vurabilir ve üstünlük sağlayabilirdi ama burada etik olmayan davranışı sergileyen Bamsı Beyrekdir. (Valla hoca hikayeyi erkeğin haksızlık yapması şeklinde yazmış kesinlikle ben değiştirmedim, kadının erkeğe nazaran daha fazla hoş görüye sahip olmasına sığınmış gibi geliyor bana J )

Galiba bamsı beyrek’in bu tavrını, bilinçli yada bilinçsiz olarak pek çoğumuz sürdürüyoruz. Beyrek ne yaptı? Kadını kadınlığıyla vurdu. Eğer bugün biz, sadece kadın olduğu gerekçesiyle bir elemanımızı yükseltmezsek (zamanımızda alt elemanların kadın yöneticiden emir almaya tepki göstermesi sebebiyle terfisi engellenen bayanlarımız olduğu da bir gerçek) ya da kreş açmak zorunluluğundan kurtulmak amacıyla kadın eleman çalışan sayımızı belirli bir seviyenin altında tutuyorsak, beyrek gibi kadınları kadınlıkları ile vuruyor oluruz.

Hikayenin sonunu merak edenlere : bamsı beyrek ile banıçiçek evlenirler.

Hoca’nın hikayeden çıkarttığı kıssadan hisse; (KAPAK NİTELİĞİNDE)

ZEKADA VEYA GÜÇTE KADINLARIMIZDA BAŞA BAŞ OLMAKTAN GOCUNMAYALIM; VE KADINLARIMIZI KADINLIKLARIYLA VURMAYALIM.

Burada eklemek istediğim bir şey var; kadın ile erkeğin eşitliği konusunda abartılara kaçıldığını da göz ardı etmemek gerek. Fizik bakımından, ruhsal yapı bakımından kadın ile erkek arasında farklılıklar olduğunu kabul etmemek yaradılış kanununa ters düşmektir. Tabiî ki farklıyız, tabiî ki değişik taraflarımız var. Üstün olduğumuz yanlarımız olmakla birlikte pasif kalan yönlerimizde var. Fiziki güç bakımından, ruhsal yıpranma payımız bakımından erkekler daha güçlüdür. Ama daha önceki yazılarımın birinde empati yeteneğimizin gelişmişliği, kıvrak zeka konusunda su götürmez üstünlüklerimiz, fiziki hoş görüntümüzün de üstünlüğünü kabul edip yüzdeyüz eşitmiş gibi davranmaya çalışmaktan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Hiç yorum yok: