3 Nisan 2009 Cuma

OĞLUMLA TAVAN ARASI

Şu çocukların, ne farklı bir dünyaları, ne çok çözülesi yanları var.


Oğluşuma 19 yaşımda hamile kaldım ben, 20 yaşımda da doğdu. Çocukluğum, gençliğim hep onunla geçti. Birlikte büyüdük. Parklarda çook birlikte oynadık, parmak boyalarıyla çok boyadık birbirimizi. Birlikte olgunlaştık. Varlığı-yokluğu birlikte yaşadık.


Böyle olduğu halde çok fazla kendinden bahsetmeyi, gün içinde yaptıklarını tek tek paylaşmayı sevmeyen bir çocuk Volkan. ve ben çok zaman kendi çocuğumu tanıyamamakla suçlarım kendimi. Ama kapalı kutudur oğlum, kendi istediğince aralar kapağını.


Ne çok özenirdim kreşten, anaokulundan ve daha sonra da okuldan çıktıklarında ellerinden tuttukları Annelerine bıcır bıcır tüm günlerini anlatan çocuklara.


Ben peşpeşe sorular sorarak zor alıyorum lafı ağzından. O da üstün körü cevaplar.


- Nasılsın annecim ? Neler yapınız bugün?

- İyi, herzamanki şeyler işte.


Ama hemen arkasından bir cümle,


- Anne arkadaşım diyar varya............... diye başlayan. Banane diyardan yada başka bir arkadaşından ben senin neler yaptığını merak ediyorumm :/ diyemiyorum tabii. Dinliyorum, ama mecburen. Bu sıklıkla tekrarlanınca bir akşam aldım karşıma;


- Annem, biz günün neredeyse 12 saati ayrıyız seninle. Bu zaman dilimi içersinde neler yaptığını, neler yaşadığını, ne duygular içinde olduğunu bilmek istiyorum. Üzüntünü, sevincini, başına gelen herşeyi bana anlatmalısın. Eğer sen de öğrenmek istersen ben de sana anlatırım. Ne dersin? dedim.


Bir süre düşündü, tamam o zaman dedi. Çok sevindim.


Salonda konuşmaya çalıştık, olmadı.

Mutfağa kaçtık, olmadı.

Kaldera ile Volkan aynı odayı paylaşıyorlar, cadı orada resim yapıyordu. Onu dışarı çıkartıp odasında konuşmaya çalıştık, küçük hanım huzur vermedi.

Son çare "annem montunu giy gidiyoruz" dedim. Paşa çok çaçırdı :) Çünkü saat 22:00 :)


Bizim evimiz 3 katlı bahçeli. Girişte ben, üstümüzde de annemler oturuyor. En üstte tam bir daire ölçülerinde ama tamamlanmamış teraslı bir çatı dairemiz daha var. Orayı çoğunlukla yazın annemler kullanıyor. Tavanının ahşap olmasından ve ön cephenin boydan boya cam olmasından dolayı beton evden daha rahat ve serin oluyormuş. Soğuktu ama başka çaremiz yoktu. Biz de oraya çıktık :)

Oğluşumla 45-50 dk. dan fazla gün içinde neler yaptığımızı konuştuk. O gününü anlattı, ben anlattım mutlu olduk. Bu arada ev ahalisine haber vermediğimizden bizi epey aramışlar ;)

Bu hoşumuza gitti, oranın oğluşumla bana ait bir dertleşme (!), konuşma yeri olmasına karar verdik. 3-4 gecenin sonunda oğluma, bunu yapmak zorunda olmadığını, istediği sürece yapmasını, gününü bana saat saat anlatmasını değil, sadece önemli gördüğü, bilmem gerektiği kadarını anlatmasınıi kendisine özel kalmasını istediği şeyleri isterse anlatmayabileceğini ama bir arkadaşı olarak anlatmasından mutlu olacağımı söyledim. Ertesi akşam sınıfından bir kız arkadaşından hoşlandığını öğrendim. (Bir de Sosyal Hizmetlerden gelen çocukların uyumsuzluğu ve ailesi olan çocukları dövmeye, ezmeye çalışmaları var ki bu konu çok can sıkıcı. Başka bir yazıda da onu anlatırım inşallah.)


Bu yaşlarda beğeninin ne kadar safiyane, ne kadar çocukca ve temiz olduğunu bi düşünsenize :)

Tabiiki sorumlu anne sıfatımızı takınarak, sınıftaki diğer kızlar gibi o arkadaşının da onun sadece arkadaşı olduğunu (birgün okuluna gittiğimde kendi aralarında sevgili, manita gibi kelimeleri kullanarak sohbet ettiklerini duyduğumda çok üzülmüştüm :/) ama o arkadaşını diğerlerinde azıcık daha fazla sevebileceğini, bunun için o arkadaşını rahatsız etmediği sürece bunun sorun olmadığını konuştuk uzun uzun.

İsim belirtmese de özelini bana anlatması hoşuma gitti. Geçtiğimiz günlerde bana verdiği bir sözü yerine getirmediği için ona küstüm ve bu tavan arası muhabbetlerimize ara verdim ama üzüldüğünü fark edince 5 günün sonunda tekrar başladım.


Çocuklarla iletişim kurmak gerçekten çok zor, her ne kadar sizin çocuğunuz olsa da o kendi dalında açan bir çiçek, kendi hayatını şayıyor. Ben de benim düşüncelerime sahip olsun, benim yapamadıklarımı yapsın gibi düşüncelerle kendi olamadığım kişiye dönüştürmeye çalıştım zaman zaman oğlumu ama o inatla bana başka biri olduğunu, kimliğinin, kişiliğinin sadece kendisi tarafından belirlenebileceğini benim ancak şekil alma aşamasında zaman zaman yönlendirmeler yapabileceğimi öğretti :/


Alakasız ama eklemek istedim; sevgili papatyamın FAJİTA tabağını gördüğüm gün tam benlik demiştim. Dayanamadım ve o akşam yaptım. Paşayla Tavan Arası Gecelerimizin ilkinin akşam yemeğinde aklımda kaldığı şekliyle benim yaptığım fajita vardı. Havuçların bu kadar büyük olması ise paşanın isteği, küçük küçük doğranmış olduğunda sevmiyor, yiyemiyormuş. ne alakası var canım :P
Bizim evde haşlanmış brokoli sadece yoğurt+mayonez karışımı sosla tüketildiği için yanına brokoli haşlamak yerine salata yapmıştım. Pratik ve harika bir tat. Bence mutlaka denemelisiniz.


'

6 yorum:

MAVİANNE dedi ki...

oğlunla yaptığınız bu olayı kıskanmadım desem yalan olur,
benim büyük oğlum (13 yaşında) ve benimle paylaşmayan bir çocuk
onun bu içine kapanıklığı beni üzüyor
ama vakit de bulamıyorum onunla konuşmaya
akşam eve 7 gibi gelip mutfakta yemek hazırlığı sonra toplaması derken 9- 9:30 oluyor
sonrasında o dersine çekiliyor

napmalı ne etmeli bilemiyorum

diğeri (10 yaşında) herşeyini paylaşır benimle o vakit bulur ne eder yapar konuşur

ama büyükle özel vakit ayırmalıyım
senin gibi

en kısa zamanda deniyeceğim

teşekkürler

iyi haftasonları

KelebekGibi dedi ki...

Artik anne ogul gizli bulusma yeriniz var hee, dertlesme de denilebilir ne güzel :)
Yaa ben simdi kizimi anlamiyorum ben benim diyor resmen 3 yasina girecek daha, yani büyüdükce böyle olmalari gayet normal sanirim, bize cok sabretmek düsüyor cook, birde kendimiz gibi olmalarini beklemekle hatamiz basliyor ve cok bunaltiyoruz belki. Ben bile simdi yapiyorum o hatalari sonra iyi düsününce anliyorum hatami.
Hayirli evlatlar versin Allah hepimize.
Sevgiler

Moonish (moonsun) dedi ki...

Cocuklarla iletisim kurmak icin onlar gibi dusunmek gerek sanirim :)) ama ne sanslisin ki sen genc bir annesin :))

esraycr dedi ki...

Anneler,çocuklarına dinlemek istediklerini hissettirsinler tıpkı sizin gibi :)Bu arada bir gelin adayınız varmış bunu duymak güzel olsa gerek..Çocuk olmak gibisi yok :)

VOLKAN - KALDERA dedi ki...

@ Zaman problemi bizde de var maviannem, kalan kısıtlı zamanı da küçük cadı çalıyordu. Allahtan küçük kız da o daha babacı olduğundan babası ile oynarken ben paşa'ya zaman ayırabiliyorum. Senin daha zor ikisi de erkek :/

@ Zor yaşları kelebekim, inat zamanları şimdi ama geçecek :) Amiiiin.

@ Evet sanırım bu bir şans cicişim :)

@ Evet çocuk bir şekilde paylaşıyor, anlatıyor yeter ki onu dinleyen olsun. Aman aman dur gelin falan deme dizlerim titriyor :))

Erdal erdogdu www.erdalerdogdu.com dedi ki...

çocugu rahat bırak, yeme beynini, tüketme onu :)) bak bu yasta anlatıyorsa, 2gün sonra sıkılır, o 19 yasına gelince, ne gece ne gündüz göremezsin cocukcagızı :))) artı olarak fajita deyince benim aklıma, maluk mesci hocamız geliyor her ne hikmetse, öyle bi konumlanmıski kafamda sanki türkiyede ki en iyi fajita ustası haluk mesci...