24 Mart 2009 Salı

BECERİKSİZLİKLERİM 4/2/2009


Eğitim hayatı boyunca Öğretmenlerinin hepsini ayırt etmeden sevmiş biriyim. Ailem bana önce anne baba sonra öğretmen gelir diye öğretmişlerdi çünkü. Evimizin 5 yıl okuyup mezun olduğum okulun yolu üzerinde olmasından sebep, her öğlen camdan okula giden ve her akşam evine dönen telaşlı öğrenciler arasından emin adımlarla ilerleyen o koyu renk elbiseli (bak bu da değişti, az sonra bahsedeceğim öğretmenin fotoğraflarında sıklıkla renkli kazaklar gördüm ben) bay yada bayan öğretmenleri izlerdim 4-7 yaş arası çocukluğumda. Daha sonra onlarla daha yakın oldum. Kimisi eğitimimde katkısı olan insanlar oldu, kimisinden sadece koridorda yankılanan sesleri nedeniyle korktum.
Sertti bizim zamanımızda öğretmenler, öğrenciyle sohbet etmezdi, onu uzun süre dinleyemezdi. Herhangi bir öğretmenle ders arasında konuşmam gerekirse mutlaka “şeyy öğretmenim, çok kısa birşey sorabilirmiyim? ” diye başlardı cümlelerim.

Birtek lisede, Değerli branş hocam Cengiz EKŞİ onlardan değildi. Yaşı yaşımın 3 katıydı. Arkadaş gibi değildi, olamazdı ama başkaydı. Hayat tecrübelerini mezarına götürmek gibi bir takıntısı yoktu. Anlatırdı, paylaşırdı, rahatlıkla soru sorar ve mutlaka cevap alacağınızı bilirdiniz. Yönlendirirdi, gözlemciydi. Lise son sınıfta 2 bölüm arasında tercih yapmam gerektiğinde önce karakterimi hatırlattı sonra tercihimi söyledi bana. Beni tanımıştı ve yanılmadı.
Sadece müfredatı ezberleten, ders defterinde yazılanları kendisine verilen süre içersinde kimbilir kaçıncı kez yineleyip mesai dolduran öğretmen tipiydi bizim zamanımızın eğitimcileri. (İstisnalar mutlaka hariçtir)

Ama şimdi öyle değil. İlk adım bir Rehberlik sistemi oluşturuldu okullarda. Sınav zamanı stresleri ve uyum sorunu yaşayan öğrenciler oldu ilk hedefleri. daha sonra öğrenciler Rehberlik Öğretmenlerine, Rehberlik Öğretmenleri de okul içersinde olmaya alıştılar. Şimdi eğitimin her noktasında mevcutlar. Öğrenci - Öğretmen ilişkisinin en bence en can alıcı, en gerekli bölümünü, karşılıklı anlayış, empati ve iletişim bölümünü gerçekleştiriyorlar. Ve ben her zaman diliyorum çocuklarım tüm eğitim süreçleri boyunca anlayabildikleri, anlaşabildikleri, konuşabildikleri, dinleyebildikleri, sevebildikleri, sevilebildikleri, tanıyabildikleri, tanınabildikleri, hatırlayabildikleri, hatırlanabildikleri öğretmenler tarafından EĞİTİLSİNLER.

Bir süredir yazılarını büyük zevkle takip ettiğim 2 değerli Öğretmenim var. Yaşları benden küçük olabilir ama onlar bana bilmediğim çok şeyi öğreten olmaları sıfatıyla benim ÖĞRETMENLERİM.

Evren Hocam ve Kaan Hocam. (Evren Hocam’ı Kaan Hocam sayesinde tanıdım, kendisine birkez de bunun için teşekkür ediyorum) Sayılarının her geçen gün artmasını dilediğim yeni nesil EĞİTİMCİLER. Uzun uzun anlatmayacağım zaten birkaç yazılarını okuduğunuzda neden böyle düşündüğümü hemen anlayacaksınız.

Bu yazıya aslında Evren Hocam’ın son yazısında gördüğüm bir konuyu çalıp kendi fikrimmiş gibi yazmak için başlamıştım ama elimden başka cümleler döküldü.
Hemen toparlayalım;

Yapmayı beceremediklerim; (Aklıma gelen sırayla yazıyorum önem derecesi değişir tabii)

* Motosiklet kullanamadım, (denemedim korkuyorum, ama çoook istiyorum :/ )
* İngilizce öğrenemedim (bu konuda kendimden başkasına kızamıyorum ya en çokda buna bozuluyorum)
* Doğru düzgün örgü, nakış vs. yapamıyorum ( Topyekün el işlerinde beceriksizim desek)
* Kendi hayatımı yönlendiremiyorum (şimdilik susssss)
* Planlı olamıyorum (İpler elimde olsa kim takar yalova kaymakamını ama, zamannnn….)
* 6 haftadır niyetliyim ama bir türlü o spor salona adım atamıyorum (Oynayamıyorum yerim dar, yerim genişledi…..)
* Diyet yapamıyorum (38 bedeni gördüm hatta ve hatta giyidim ya ne diyim ben bana bilmiyorum ki :) )
* Hafızamda isim, tarih tutamıyorum (ama sima unutmuyorum :S )
* Şu blog işinden bi halt anlamıyorum (Millet şıkır şıkır temaları, arkaplanları uyguluyor ben hazırcı :/)
* Yakışmışmı sorusuna doğru cevap veremiyorum (Bazen “iğrenççç olmuş” diye haykırmak istesemde kırılır düşüncesi ile “iyi duruyor ” diyorum )
* Karşılaştığım birini nereden tanıdığımı hatırlayamıyorum (Utanıyorum valla yaaa )
* Yağmur yağdığında kuru kalamıyorum :) (Rüzgarsız havalarda yağan yağmurda yürümeye bayılıyoruuuuum )
* Maziye dalııp gidemiyorum (Saatlerce geçmişi düşündüm diyenler, hastayım size :) )

Şimdilik bu kadar, arkası ……. aklıma geldiğinde :)
YAZININ YORUMLARI

moonsun11
Canim benim yaaa al % 99′unu ben de beceremiyorum
Sssst caktirma

çileklisüt
“Yakışmışmı sorusuna doğru cevap veremiyorum” ya biz napçaz kardeş Bazen çok inceyim kırılmasınlar diye zarif sözler söylerim insanlara ama bazen de tam tersi fena dobra oluyorum bir ortasını bulamadım
****************
Aynen dememe ne gerek YAY’ların patavatsızlık derecesindeki dobralığını en iyi sen bilirsin Başka konularda belki ama şu kişiyi özel durumlar (kıyafet, saç, vs..) söz konusu olduğunda açıkcası gerçek fikirlerimi söyleyebildiğim kişi sayısı nadirdir.

Hiç yorum yok: